Şeytanı Temsille Yenmek: Zar Törenleri | Babür Karbey Vina

0
1142

Tiyatro ve drama gibi sanat formlarının doğasında insanın bir başkası olma becerisi vardır. Bu beceri, insan zihninin gelişkinliğinin ve bireyin kendini anlatma ihtiyacının sonucudur. Rol yapmanın büyüsü ise hem oyuncu hem de izleyicinin paylaştığı gerçeklik duygusunda gizlidir. Diğer yandan, rol davranışı rüya ile gerçeklik arasında keskin sınırlar olduğuna inanılmadığı dönemlerde doğmuştur. Afrika toplumlarının kadim seremonilerinden biri olan zar törenlerini inceleyerek oyunculuğun kökleri hakkında fikir edinmek mümkündür.

Habis Varlığı Deneyimlemek

Amerikalı edebiyat teorisyeni Kenneth Burke, dramanın insan davranışının temelini oluşturan bir unsur olduğunu söyler. Burke’ün iddiasına göre drama; insanların dünyayı algılama ve onunla baş etme ihtiyacından doğmuştur.(1) Rol davranışı; bireyin sorunlarını deneyimlemesini, onlarla çatışarak çıkış yolu bulmasını ve yaşadığı tecrübeyi ifade etmesini sağlar. Burke’e göre bu davranış, insanın sosyal ilişkilerini şekillendiren temel ögelerden biridir.

Gündelik yaşamın sorunlarını rol yaparak ve bir başkası olarak çözmek zar törenlerinin kökenini oluşturur. Bu törenler, hastalık ve kötü talih getirdiğine inanılan ruhlarla iletişim kurarak onları uzaklaştırmak için yapılır. Seremoninin temelinde habis varlığı tanımak, onu rol davranışıyla deneyimlemek ve isteklerini yerine getirmek vardır. Törenler günlerce sürer ve ruhun musallatına uğrayan aracıyla yakınları zorlu sınavlardan geçer. Tüm bunlar yapıldıktan sonra musallatın bittiğine ve hayaletin getirdiği kötü talihin ortadan kalktığına inanılır.

Sudan Sinema Şirketi tarafından hazırlanan Zar belgeseli; bir kadının sorunlarından kurtulmak için ritüele başvurmasını konu alır. (2) Abba Mache isimli genç kadın, şiddetli baş ağrılarından mustariptir. Modern bir kadın olan Abba, başlangıçta çözümü doktorlarda arar ancak verdikleri ilaçlar ve tedaviler baş ağrılarını dindirmek için yetersiz kalır. Bütün çareleri tükendikten sonra ailesinin ısrarıyla zar töreni yapılmasını kabul eder. Bu törenlerde kendisine musallat olan Avrupalı hayaletlerle tanışır. Kendilerini modern kıyafetler içinde gösteren hayaletler, onun dinmeyen baş ağrılarının sebebidir. Müzikli ve danslı törenler yapılıp ruhların istekleri yerine getirildikten sonra baş ağrıları sona erer.

Zar Töreni Nasıl Yapılır?

Musallata uğradığına inanılan aracının transa girmesi ve bedenini ele geçiren ruhlarla tanışması seremoninin ilk aşamasıdır. Aracı, bedenini ele geçiren kişileri kıyafetleri, ses tonu, aksanıyla taklit eder ve onun adına konuşur. Başka bir ifadeyle, bedende konaklayan ruh kendini ele geçirdiği kişi aracılığıyla ifade eder ve isteklerde bulunur. Bu istekler arasında içki, sigara, para, altın veya değerli eşyalar olabilir. Musallat olan varlığı memnun etmek için törenler yapılır. Tüm bu törenler sona erdikten sonra hayaletin doyuma ulaşacağına ve ele geçirdiği bedeni terk edeceğine inanılır.

Hayaletin Kimliğine Bürünmek

Wendy James, Törensel Hayvan kitabında zar töreninin Sudan’da evlilik öncesi sık yapılan bir seremoni olduğundan bahseder. Bu törenler; tarihi figürlerin ruhlarının çağrılmasıyla başlar. Çağrılan kişi Arap Şeyhi, Etiyopya Prensesi, İngiliz sömürge subayı veya herkes tarafından tanınan başka bir figür olabilir. (3)

Ritüelin ilginç kısmı, ruhun kıyafetlerinden basit mimiklerine kadar taklit edilmesidir. Aracı, kendi sesiyle konuşmaktan vazgeçer ve içindeki ruhun sahibini temsil etmeye başlar. Örneğin; ruh bir İngiliz subayına aitse aracı İngiliz aksanını taklit der. Hayalet, doyuma ulaşıp gidene kadar bedenin tek sahibi olarak kabul edilir.

Zar töreni bu bakımdan teatral bir özellik gösterir. Rol, aracının ailesi ve yakınları tarafından da paylaşılır. Musallat ile edinilen rol, ritüel sona erene kadar herkes tarafından kabul görür ve kişinin toplumsal kimliğini geçici olarak da olsa değiştirir. Örnek olarak; ruh bir erkeğe aitse aracının bir erkek olduğu kabul edilir ve tören bitene kadar bu şekilde davranılır.

Ritüelin Toplumsal İşlevi

Zar töreni, farklı dinlere mensup Afrika toplumlarının geleneklerinde yer alan bir ritüeldir. Uygulanışı ve pratikleri farklılık gösterse de ritüelin temeli aynı esaslara dayanır. Tören, kötü ruhlardan kurtulmak ve arınmak amacıyla yapılıyor olsa da pek çok araştırmacı bu ritüelin esas amacının toplumsal sorunlarla psikolojik olarak mücadele etmek ve bir çıkış yolu bulmak olduğunu düşünür.

Ioan M. Lewis, Ecstatic Religion: An Anthropological Study Of Spirit Possession and Shamanism kitabında zar törenlerine geniş bir yer ayırır.Lewis’in iddasına göre; zar törenlerinin esas motivasyonu bireylerin toplumsal çatışmalardan çıkış yolu aramasıdır.(4) Törenlerde kullanılan simgeler, esasen modernleşmenin, toplumsal değişimin ve kentleşmenin yarattığı gerginlikleri sembolize eder. Ritüeller; tüm bu manzarada kendine yer bulamayan kadınların yaşadıkları güçsüzlüğü telafi etme arayışının sonucudur.

Kanadalı Antropolog Janice Boddy, 1976 ile 1984 yılları arasında Sudan’ın Hofriyat köyünde yaptığı araştırmalarda zar törenlerinin bireysel ve toplumsal çözüm arayışlarıyla ilişkisine dair pek çok bulgu ortaya koymuştur. Çoğunluğu Müslüman olan Hofriyat, geleneklerin ve akrabalık ilişkilerinin kuvvetli olduğu bir köydür. Köyün erkekleri çalışmak için şehirlere gidebilirken kadınlar köy sınırları içinde hatta çoğunlukla belli bir aileye ait olan küçük bir kısımda yaşamaya mahkûmdur. Kadınlardan “geleneksel” beklentilere uymaları beklenir ve bu beklentiler kadının toplumsal yaşamdan büyük ölçüde izole olmasını gerektirir. Zar töreni, yaşamını belirli sınırlar içinde geçirmek zorunda olan kadınlar için kurgusal bir kaçış alternatifi sunar. Bu törenler, kadınların içinde bulundukları koşullardan kısa süreliğine de olsa psikolojik olarak uzaklaşmalarını ve toplum tarafından biçilen rolün belirli bir süreliğine ters düz olmasını sağlar.

Sonuç olarak; zar töreni tiyatral performans esasına dayalı bir ritüeldir. Bu ritüeller, bireysel olarak katarsis işlevine sahip olmanın yanı sıra kurgusal olarak da olsa kadına toplumsal hiyerarşideki yerinden kaçış olanağı sağlar. Bireyi ve toplumu etkileyen bütün unsurlar (geleneksel roller, modernleşmenin getirdiği sancılar) törenlerde gösterilen performanslarda kendine yer bulur.

Kaynaklar:

(1) https://ufdcimages.uflib.ufl.edu/UF/00/09/79/67/00001/dramatismtheatre00kirkrich.pdf

(2) https://www.youtube.com/watch?v=g9fxnHB0vQc&t

(3) Wendy James, Törensel Hayvan, İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Sevda Çalışkan, 2013

(4) https://archive.org/details/ecstaticreligion0000lewi_o9l8